20.05.2009

"Ben Anlamam Toptan Tüfekten..."


On birinci Sezen Aksu konserimdi bu benim. 4 yıla yayılan bir zamanda... Ankara'da ise Sezen'i 5. izleyişimdi. Daha önceki konserlerde seyircinin durumunu bildiğimden çok fazla bir beklentiyle gitmedim konsere. Ankara seyircisi alkışlamayı bile bir lütuf bilir genelde, coşkudan eser yoktur, protokolun o iç sıkıcı durumu yansımıştır sanki salona. Bu durum ilk gittiğim konserde göz önündeydi, daha sonra bir alışveriş merkezi açılışında izledim, sonra bir açıkhavada (ki açık ara unutulması gereken bir konser oldu o, bir ara Sezen şarkıyı kesip kavgayı ayırmaya çalışıyordu...). Biri TOBB Üniversitesi şenliğiydi(en güzeli). İki tanesi ise bu Cuma izlediğim salondaydı.
Beklentisiz gittim ama, beklentilerle gitseydim de böyle bir şeyler beklerdim herhalde. Seyirci Sezen'in arka planda kalmış şarkılarına eşlik edecek kadar iyiydi. Coşkuluydu.
Orkestra aslında salonu önceden ısıttı ve sonra Sezen geldi sahneye. "Memleketime çoktan bahar gelmiştir..." diye başladı. Son albümü Deniz Yıldızı'ndan Kutlama isimli şarkısıyla. "Seninle baharı kutlamaya geliyorum..." diye bitirdi şarkıyı.
Sonra bu ülkede değeri bir türlü bilinememiş Düğün ve Cenaze albümünden Hıdrellez'i söyledi. "Ey benim şans yıldızım gülümse bana..." diyerek. Şehrazat demiş ki Sezen'e, "arkadaşım, git o boruları evinde üfle, sinir var bende..." Fakat Sezen seviyor bu albümü, bir şarkı daha söylüyor o yüzden, Kasım Yağmurları. "Çalmıyor artık kapımı tanıdık yüzler, kırlangıçlar gitti bitmiyor güzler..."
Azıcık hareketlendirmek lazım, fakat önce bir açıklama yapıyor. "Bu şarkıyla, sıradaki şarkının hiçbir alakası yok. Ne yapıyım yani, bir şarkı gelince içime aman bu benim tarzım değil diyip çöpe mi atıyım..." Aşktan N'aber çalıyor sonra, hep bir ağızdan söylüyor bütün salon.
Artık kısa bir hit'ler duru yapma zamanı. Gidiyorum'un melodisi girince gecenin giriş melodisiyle alkış alan ilk şarkısı oluyor. Son kısımda Sezen bağırırken "bütün aşklar yüreğimde..." diyeceğine, "kokun hala..." diye başlıyor nakarata ve sonra kalıyor öyle. Bir açıklama yapma ihtiyacı hissediyor şarkıdan sonra. "Şarkıyı yazdığım döneme gittim, her hafta Londra'ya taşınmaya karar veriyordum, Onno da her hafta beni sonuna kadar bırakmaya karar veriyordu ama olmuyordu tabii. Citroen gibi popomu aşağı indiriveriyordum hemen, trafik polisi şarkıları hep o dönem çıktı, git git git, geri dön geri dön, ben gidiyorum..."
Yine Onno'ya yazdığını beyan ettiği bir şarkıya giriyor sonra, (ki bu şarkıyı Samet çok sever...) Unut. Unut da bitince sıra Sarışın'a geliyor. Salonu hareketlendirip vokalisti Nurcan Eren'i çağırıyor yanına.
"Nurcan'ın söyleyeceği şarkı" diyor, "Ümit Yaşar Oğuzcan'ın çok sevdiğim bir şiiri, ki benim de çok sevdiğim bir şarkım, Namus. Babam der ki, insan en çok kendisinde olmayandan bahsedermiş, Türkiye'nin gündemi o kadar müsait ki ama. Nurcan azıcık Namus'tan bahset bize, bir lafı dolansın aramızda ya..."
Nurcan hakkıyla söylüyor Namus'u, "utançtan yüzüme bakmadı namus..." diye. Yeni albümün habercisi şarkılar Nurcan'dan sonra başlıyor, oldukça değişmiş bir giriş müziğiyle geliyor Sezen, Uslanmadım'a başlıyor. Çok güzel olmuş yeni haliyle, Aykut Gürel'in elinden çıkma düzenlemeyle. Sonra İzmir Yanıyor'un giriş melodisi duyuluyor salonda. Sezen diyor ki, "bu şarkıyı bilen var mı?" Tatmin edebilecek düzeyde bir alkış geliyor, Sezen şaşırıyor. "Ferhat bu şarkı için beni çok cırmaladı, diyorum bu hit olabilecek bir şarkı değil niye taktın o kadar. Ferhat Göçer köprünün ta öte yakasından arıyor, 'Sezen hanım iki şarkı yapmışsınız almaya geliyorum' diyor, ya daha dinlemedin diyorum ama olsun olsun diyip kalkıp geliyor... O albümde de Cennet daha bir tuttu bu şarkıya göre değil mi Ozan?" Ozan Doğulu "evet" diyor ve Sezen de ekliyor, "bir de yüzüme karşı evet diyor, bu şarkıyı tutturmazsam ben de Sezen değilim..."
İzmir Yanıyor'u söylüyor sonrasında, "Gurubun rengi boyarken bi de sahili turuncuya hiç tadım yok..."
Şarkı biter bitmez Deniz Yıldızı'nın en bilindik melodilerinden biri duyuluyor, "İzmir'in Kızları..." Şarkının sonuna eklediği harmandalında dizlerini yere vura vura oynuyor ve sonra diyor ki, "ben aslında daha neler oynuyorum da Sen Ağlama'yı söyleyen kadın neler yapıyor demesinler diye göstermiyorum, yoksa ben de kauçuk gibiyim haaa..." Dilber Hala taklidiyle...
Ardından yine Deniz Yıldızı'ndan hareketli bir şarkı, Roman... Şarkı boyunca bir genç sahnede roman dansı yapıyor. Şarkı bitince Sezen ona da biraz takılıyor, "ayol kapama gömleğinin önünü, sübyansın sen daha, bakmaz sana kimse kötü gözle..." ardından ara veriyoruz.
İkinci yarıya Cemsid'den dört kişi olarak yaptığımız tatili süsleyen şarkılardan biriyle başlıyor Sezen. "Kibir bir canavar gibi bekliyor pusuda..." Şarkı değişmiş, hafif rock tınıları girmiş elektronik müziğin yanında. Hande Yener'in robotik dansını taklit ediyor. Ardından Işın Karaca'dan dinlediğimiz "Bekleyelim de Görelim" başlıyor. O şarkı da bitince Göksel'in söylediği Kurşuni Renkler... Bu şarkıyı söylemesi için ne çok baskıya maruz kaldığını anlatıp yakınıyor bir süre. "25 yıl mı oldu kaç yıl oldu, yakamı bırakmadı bu şarkı, Kurşuni Renkler, Kurşuni Renkler, alın size Kurşuni Renkler..." diye. "Madem istiyorsunuz, buyrun ağlayın..."
Şarkıya dalıyor hemen ardından, "bir sabah saçlarımı okşayıp da rüzgar..." diye. Şarkı bitince çıkacak olan albümünden bahsediyor biraz. "15 şarkı bir tarafta, 15 şarkı bir tarafta, sesimi kulağınıza sokuyorum. Daha da albüm yapmam..."
Yeni şarkıya başlamadan önce anne babasından bahsediyor birazcık. "Havaalanına gidecekler mesela, babam bir saat önceden fötr şapkasını takıp hazırlanıyor. Annem bakıp ters ters, 'ömrümü çürüttü bu adam, ömrümü..' diyor. Bir de babam da benim gibi hiç üşümez, annem ondan da şikayetçi, '50 yıldır iliğim kemiğim ısınmadı' diye yakınıyor. Babam sadece iki şarkımı bilir, biri Kalbim Ege'de Kaldı, biri Sorma, babam için söyleyeyim şu Sorma'yı..."
Ardından mini bir Sorma dinliyoruz. Aslında 2.5 dakika kadar sürüyor şarkı, ama yine de mini Sorma. Çünkü tek tur dönüyor. "Sorma ne haldeyim, sorma kederdeyim..."
Cihan Okan'ı çağırıyor "savcı bey, savcı bey..." diyerek. 2005'te gittiğim ilk konserde de hint dansı vardı, bugün de yine hint dansı yapıyorlar. Geliştirmişler ama, karı koca kavgasına dönüyor birden bu hint dansı. Cihan, hint sesleriyle çığlıklar atarak Sezen'in üzerine yürürken Sezen "hoşt" diyip saldırıyor. Cihan "şiddet var, şiddet var..." dese de Sezen'den alıyor cevabını: "Ben İzmirli'yim, deliyim, döverim..."
Sonrasında Cihan Okan 1980'i söylüyor ve Sezen, Dansöz Dünya ile sahneye dönüyor. Duygu'nun yılbaşında izleyip de "kadının yüz ifadesine bakıp ağladık..." dediği kadın burda da dans ediyor aynı şarkıda. Sonrasında Sezen'in 2005'teki şarkısı Gidemem... Oldukça az enstrümanla uzata uzata söylüyor şarkıyı.
Ardından bütün orkestrayı isimleriyle hitap ederek yanına çağırıyor ve el ele Arkadaş'ı söylemeye başlıyorlar. Şarkı bitince Sezen sahneden uzaklaşıyor. Seyircinin bis'e çağırma çabaları salon görevlilerin tepemize koyduğu müzikle boşa çıkıyor. Bugün Hürriyet Ankara Sezen'in "Firuze, Küçüğüm, Adı Bende Saklı, Geri Dön" söylediğini iddia etmiş, konseri izlemeden yazdılar haberi herhalde, hiçbirini söylemedi. Arkadaş'tan sonra bir konser daha bitiyor burada.
Sıradaki kim bilir ne zaman nerede?..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder